-İnsanlarla oyun oynamayı çok seviyorum. Kötü oyunlar değil bunlar. Onları hayatta olabilecek kötü şeylere karşı hazırlıyorum. Üstüme vazife değil belki ama onların böyle umursamaz tavırlar göstermesi benim canımı sıkıyor. Ne yani, zaman yanlarından hızla geçiyor ve onlar görmüyor mu? Sinir oluyorum.
-Yaşamanın anlamını kaybetmiş insanlar her daim sakin ve sessiz olurlar. Geri kalanlar, kelimelerle, seslerle doldururlar hayatlarını.
Hayatı hafife almayın. Yaşaması kolay değil. Kimisi yarış halinde, kimisi salmış artık, düşünmüyor bile. Oysa düşündükçe var insan. Tanrı diğer canlılardan ayırmış bizi, düşünüyoruz, kendi irademiz var. Aklını kullan. Tanrı sana zamanı, aklı, düşünme yeteneğini, el becerisini, duyguları vemiş, daha ne yapsın...
-Birine bağlanmak, sadece fikirlerini ve düşüncelerini bildiğin birine bağlanmak çok garip bir duygu olsa gerek. Elif ŞAFAK'ın ''Aşk'' romanını okuyorum şu sıralar. İnanın kitap sizi kendine bağlıyor, o derece. Elimden düşüresim yok hep okuyum hiç bitmesin istiyorum.
''Aşkın hiçbir sıfata, tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındadır, merkezinde,
Ya da dışındadır, hasretinde...''