-vejeteryan olmak zor iş okurlar. gerçekten, evet, hem kıvırcık hemde vejeteryan bir insanım. şikayetim et yememek değil aksine bundan gayette mutluyum. sorun şu ki arkadaşlarımdan bazıları hatta ilk kez duyanlar şok içerisinde. geçenlerde bir yere gittik yemek yemeye. bir vejeteryan makarna dedim. bir anda masadaki herkes dönüp bana baktı. arkadaşım ''nee sen vejeteryan mıydınnn?' dedi dehşete kapılmış bir şekilde. tereddütle 'e-evet' dedim. dövcekmiş gibiydi, siz olsanız siz de korkardınız. her neyse nasıl olur falan, bildiğin basbaya vejeteryanım ben. şaşılcak bişi yok. ot geldim ot gitcem derim zaten hep.
-kurban bayramıdır, odur budur saygım var. neye inanırsam inanayım, ki inancım var yani kendimce bir şeylere, saygı duymak lazım. inançlarımı her zaman gizlerim insanlardan bu yüzden. annem bile şu an dini inancımın ne olduğunu bilmiyor. çünkü saygı ve insan tepkisinin ne olduğunu kimse bilemiyor şu ana kadar tanıdığım. o benim içimde yaşadığım bir şey arkadaşım. sanane. Tanrı'mla arama neden giriyorsun? benim Tanrım, senin Tanrı'na benzemiyor ki zaten. iyiyim ben böyle. kişisel seçimlerimi kimse yargılayamaz zaten bi kere. siyaset konusunda da. daha yaşım genç ama tam zamanı. hazır reşitliğe 1 yaş kalmışken ve oy vermeye de başlayacakken. aslında benim bu konuda da kararım kesindi. üniversitede dahi ne dini inancımı ne de siyasi düşüncemi kimseye belli edememek. 2 yıl önce, bir arkadaş ortamında, kendini asi, sosyalist, entel ve kültürlü sanan ama aslında bunların hiç birini barındırmayan bir arkadaşım (inanın, böyle arkadaşlarım da var.) o zamanlar iktidarda olan ve halada olmaya devam eden siyasi parti hakkında abuk subuk bilip bilmeden konuşuyordu. çevremizdekiler de hı-hı diyip sallıyorlardı başını. onlarda bir şey bilmiyor tabi. adam haklı beyler şeklinde gidiyor muhabbet. bende içimden gülerek dinliyorum. baktı çok sessizim, ezecek ya beni, bana dönüp, ''Sağcı mısın, solcu mu?'' dedi. İnsanım ben dedim. kaldı öyle. kalırsın tabi. sanane milletin inancından seçiminden. madem laiğiz, saygı duyacaksın. ben Atatürk'ü severim. benim gözümde o, sadece o, gelmiş geçmiş en mükemmel zeka, siyaset ve halk adamıdır. (al sana siyasi görüş.)
-çok ciddi oldu. aslında ben bugün açıklanan YGS sonuçları hakkında yazacaktım. vejeteryanlık siyaset nerden geldi bilmiyorum. ha aslında bir yerde bağlanıyor YGS siyasete. ne de olsa büyük bir kopya skandalı var ortada. karıştırmayalım. ben merakla bu yılın birincilerini bekliyorum. benim sınava da az kaldı şaka maka. tırstım.
-son olarak İki Yeşil Susamurundan bir alıntıyla bitirmek istiyorum. bu kitap benim hayatıma çok benziyor. tabi bazı şeyler hariç. sanki ben yazmışım gibi;
''Oysa benimle beraber olacak erkeğin yüreği enine boyuna gelişmiş,
kahkahasının beyaz özgürlüğü, gözyaşının tuzlu emeğiyle hak edilmiş olmalıydı.
O erkek -her kimse, neredeyse ve varsa?-, benimle 'başa çıkabilmeli', beni sevdiğini dolu dolu hissettirebilmeliydi.
Egosunu hiç değilse, yeri gelince kontrol edebilen, 'ancak sevgiyle başa çıkılır seninle' diyerek, çaresizliği reddeden, hem çocuk, hem yetişkin bir erkek var mıydı? Daha doğrusu, oğlunu böyle yetiştirmeye yetkin bir anne var mıydı?''
İki Yeşil Susamuru (Buket UZUNER.)