29 Ağustos 2010 Pazar

yeni hayat

-şu son 1 haftadır teomanın mavi kuş ile küçük kız şarkısına takmış durumdayım. durup durup dinliyorum. mükemmel bir şarkı. eski ama çok iyi. dedim ya kendime daha yeni yeni geliyorum. bazı şeyleri yeni keşfediyorum.

-sevdiğim insanların bloğumu takip etmesi çok hoşuma gitti. çokta beğenmişler sağolsunlar. hepsine çok teşekkür ediyorum. onları seviyorum...

-bu aralar çok keyifliyim. nedenini bilmiyorum ama içimde bi huzur, bi mutluluk. sevdiğim insanlar yanımda falan. okulların açılmasınada az kalmış. bak demiştim, herşey bir gün güzel olacak, herşey yoluna girecek diye. tamam herşey dört dörtlük olmayabilir ama en azından şimdilik yolunda. inancını yitirmezsen Tanrı hep yanında olur. buna inanıyorum. son bahar gelsin. okul açılsın. dershane başlasın. ben bir elimde resim dosyam, diğer elimde test kitaplarım koşturayım etrafta. kafamdaysa sadece etüdde çözemediğim soru olsun. yağmur yağsın. bir yere yetişmek zorunda olmadan sadece yüriyim altında. sırılsıklam olayım. ama mutlu olayım.

-çok fazla rüya görüyorum artık. ve nedense hep aynı rüya. nası yerleşmişse bilinçaltıma. benbeyaz bir ev. çiçekler falan. deniz manzarası. ufukta küçük bir tekne. ayaklarımı uzatmışım, martıların çığlık çığlığa uçmasını seyrediyorum. güzel rüya evet. tam istediğim hayat. hayalim diyebiliriz.

-ama önce yakın zamandaki hayallerimden başlamalıyım. şu 2 yılı geçirsem tamam. çabalıyorum, hem kendimi hem hayatımı değiştirmek için. geçmişin üstünü kapatamam ama, hatalarımı telafi edebilirim. her insan gibi keşkelerim var ama ben onlardanda iyikiler çıkarabiliyorum.

-hayatınızın ortasına geçip, her yeri dağıtıp bir anda çekip giden bi insanın ardından oturup yas tutmak, ağlamak yerine, bana yeni bir hayat kurma şansı verdiği için ona teşekkür edebiliyorum mesela. hatalarımın farkına vardım sayesinde. süper bir hayal sahibiyim, ve artık hayalime çok yakınım. sadece biraz daha fazla çalışmam lazım o kadar. ki o konudada güveniyorum kendime. arkamda koskocaman bir aile var benim. onların varlığını hissetmek bile büyük bir güç veriyor.

-en önemliside, giderken burdan, arkamda hiç bir soru işareti bırakmamış olucam. işte bu iyi.

24 Ağustos 2010 Salı

12 hayvan


-çok duygusalım bu sıralar ya. olur olmaz şeylere alınıyorum, üzülüyorum. kafama çok takar oldum saçma sapan insanları. ne gerek var oysa. ne yapıyolarsa yapıyolar sanane de mi. yok ama iflah olmaz bu kafa illa takıcak bişeyleri. illa deliricem.

-sanal aşkları anlamıyorum. sadece fotoğrafa bakarak aşık olabiliyorlar. garip. açıkcası ben 2 rötuşla kendimi dünyanın en güzel insanı yapabilirim. fotoğrafın rengiyle oynayarak yada shopla güzel bir insanı çirkin yapabilirim. inanmıyorum zaten böyle şeylere. saçma geliyor bana. bide beni daha görmedin bile diyince ben senin ruhuna, konuşmalarına aşık oldum diyolar. oldu canım bende inandım sana.

-o değilde, bide bu ona buna grup açanlar var, onların sonu ne olcak bilmiyorum. internetide abarttılar zaten. otobustegordum.com diye bişey var. otobuste gördüğün insanları buluyosun muhabbet falan. çöpçatanlık diz boyu. korkuyorum artık iyice tehlikeli oldu bu internet denen velet.

-hayatımızın her yerinde. teknoloji... karşıtı bi insan değilim ama suyunu çıkartıyolar ya sinir oluyorum. ihtiyaç var yok fark etmez. teknolojinin son noktası denen şey günlük hayatımda bir kere bile kullanmam dediğim bişeyse, ya bilim adamları kafayı yiyiyodur yada insan ırkı garipleşmiştir. bilemiycem.

-kimseye güvenmemek konusunda haksızmıyım? bence değilim. garip olan birşey yok ortada illa ki birinmi sevmek zorunda değilim, illa ki sevgilim olucak diye birşeyde yok. bu inat niye anlamıyorum. hayat benim hayatım sana ne. istediğimi yaparım.

-çin astrolojisi. süper eğlenceli bişey. öküz burcu köpek burcu falan. horoz saati onun gibi bişeyler. karışık ama eğlenceli. çok sevdim. kafa dağıtmak isterseniz bi bakın çin burcuna. 12 hayvanlı böyle hayvanat bahcesi gibi.

-mesela ben köpek burcu, horoz saatiymişim. buluncaya kadar canım çıktı. astroloji garip bişey ama seviyorum.

-sevgilerimle.

22 Ağustos 2010 Pazar

stayla

-eline gitarı alan tek başına sahile iniyor. o değilde, bide adamdan sayıyorlar kendilerini. 2-3 şarkı bilmekle insan olunmuyo ama işte. fark etmez. bak gitar çalıyorum kızlar bana hasta, bi kelimemle kölem olurlar modunda hepsi.

-keman çalsan hadi neyse. ama sahilde tek başına keman çalana deli gözüyle bakabilecek insanların yaşadığı bi ülke burası. her gitar çalan, bak ne kadar coolum. ak partinin canı cehenneme, referanduma hayır, yaşasın gandi kemal diye bağırıyor resmen. yanlış anlamayın siyasi bir yönüm yok. tam tersi siyasetten nefret ederim. uzaktan yakından alakam yoktur. ama ne biliyim garip geliyor bana. içim dışım bir diyen insanlarada pek güvenmiyorum. biraz değişebilmeli insan dediğin. hep aynı sıkılır ya insan.


- zaman içinde çok şeyden sıkıldım ben mesela. dinlediğim müziğin tarzından, aynaya baktığımda gördüğüm görüntüye kadar. zaman içinde, ben hiç değişmedim diyen insanların 2 ay sonra önceki haliyle arasında dağlar kadar fark olduğunu gördüm yani. bi garip bu insanlar. bende dahil.

-zaman kavramını çok önemsiyorum beni tanıyanlar bilir. dışardan bakıldığında hiç birşeyi takmayan biri gibi görünsemde, gece başımı yastığa köyduğumda düşündüğüm milyonlarca şey olur. çoğu zaman bu yüzden uyuyamam bile.

-o değil de, bu güne kadar hiç değinmediğim bi konuya değinmek istiyorum. apaçiler. nasıl bir ırktır bu. üstelik atalarıda izmir bucadanmış. vay canına dedim ya. inanılmaz bişey yani. kendi marşları falan var örgüt gibiler. kolları sallamaklı böyle acayip bir dansları falan var. dalga geçtiğimi sanmayın. garipsiyorum onları. hayır bu zamana kadar her siyah giyen, metal dinleyene satanist gözüyle bakan bir milletiz çünkü. apaçileri nasıl sindirdik, anlamadım. artık heryerdeler. hatta bence, herkesin içinde her an patlamaya hazır bir apaçi var.

-tatilin sonuna geldim. açıkcası hiçte özlemiycem yazı falan. son baharda yaklaşıyo, oh. yaprak dökümleri olsun, yağmurlar olsun. sevdiğim şeyler bunlar. son bahara hoşgeldin partisi falan vericem.

-birini özlemek ne demekmiş anladım ama. bu güne kadarki tüm özlemler fasafiso yani. harbi harbi garipten kokular falan duymaya başladım. korktum kendimden. neyse, biraz kitap okudum, denize falan girdim. iyiyim şimdi hafifledi biraz acım.

-gece gece yazıyorum ama 2 günde dolmuş içim. baya bişey kurmuştum aslında kafamda. ama bu kadar şimdilik.

-sevgilerimle.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

cennetin sesi


-yeni bir takıntım var artık. keman sesi. bayılıyorum ya. beni benden alıyor yani. iyi çalındığı zaman cennetten gelen bir sesmişcesine huzura eriyor insan. bide gıy gıycılar var. bana uzak Tanrı'ya yakın olsun. ama cidden çok seviyorum keman sesini. süper.

-nerde başladı derseniz ilginçtir, kuzenimin güzel sanatlar fakültesine girmek için girdiği sınavda yanında olmak için onunla gittim. beklerken konservatuardan gelen ses... hayatımın melodisi... ses mükemmel. çalan kişinin parmaklarına sağlık. malesef tanışma onuruna erişemedim o kişiyle. abartıyo gibiyim ama cidden aşık oldum sesine kemanın. bu güne kadar hiç dikkatimi çekmemişti. sanırım yavaş yavaş kendime geliyorum..

-1 aydan kısa süre kaldı dershanemin başlamasına. hayattan uzaklaşmama geri sayım başladı. yakında elinde sadece parlak bir gelecek olan, orta halli, kedili, sakin, arada yaramaz, sadece mesleğine aşık bir insan olucam. hadi hayırlısı...

-ben insanları uzaklaştırdıkca daha çok yapışıyorlar. gidicem burdan diyorum, anlamıyorlar. sabrınız varsa, beklerseniz tamam. ama inanmıyorum kimsede o kadar sabır olacağına. güvenmiyorum işte kimseye. neden bu kadar takıklar anlamıyorum. güvendiğim insanlar var tabiki. onlarlada konuşuyorum zaten. dertleşirim yani. diğerleri umarım bir gün anlayacaklar beni.

-şu yaz geçsede son bahar gelse artık. sıkıldım yapış yapış sıcaktan. okullarda açılsın. dershanem başlasın. boş boş geziyorum içim sıkılıyor. tamam pek çalışkan biri sayılmam ama, koşuşturmayı özledim be.

-sıcaktan mı bilmiyorum ama 1-2 gündür uyuyamıyorum ben ya. kanka oldum sivrisineklerle. 'abi naber, açım ya bi ısırıyım mı şurdan?' !şak! geber pislik...! bıktım be sizden.

-artık melankoli yok, tamam arada var. ama genelde yok işte. bundan sonra önüme gelenle dalga geçicem. eğer uslu bir çocuk olursanız bir gün sizde şirinleri görebilirsiniz. (Tanrım kafayı yiyyorum galiba.)

14 Ağustos 2010 Cumartesi

herşey çok farklı artık


uzun zamandır bu kadar değişik bakmamıştım insanlara. artık bana daha uzaklar. çoğu zaman saçma geliyor konuşmaları. durup durup 'neden bahsediyorsun sen' diyesim geliyor. sadece gülüyorum yüzlerine. onları dinlediğimi sansınlar diye. hayat devam ediyor. benim hayallerim var, beni seven insanların bana bağladığı umutları, istekleri...

dediğim gibi, herşeyi geride bıraktım. şimdi nirvananın sessizliği ve huzurunda, yeni hayatımı bekliyorum. bir sürü şey keşfettim ve fark ettim. yeni bir parfüm, yeni bir yazar, yeni bir müzik türü keşfettim. bununla beraber ablamı ne kadar çok sevdiğimi, aslında onun bir melekten farksız olduğunu fark ettim. birini dünyadaki herşeyden çok sevseniz bile bir engel çıkacağını, sonsuz denilen kavramın insanlar için olmadığını fark ettim.


herşey çok farklı artık. hergün mutlaka 2 kere geçtiğim yol, okula giderken bindiğim otobus, evde oturduğum koltuk, merdivenler... hatta her gün konaktan karşıyakaya giden vapur bile farklı artık. ellerim gözlerim ayaklarım benim değil gibi. hayata değer ne varsa kaybetmişti rengini. şimdi tekrar boyuyorum. bu sefer içinde mavi yok. bu sefer hiç bir renk, hiçbir harf karıştıramayacak hayatımı. ben buyum diyeceğim ve böyle kabul edecekler beni. tıpkı eskiden benim onları kabul ettiğim gibi.

şimdi azad edilmiş bir köle gibi özgürlüğüme koşuyorum. her ne çıkarsa karşıma acımıycam. bu defer hayalimle arama hiç bir şey giremeyecek. öcümü alıcam hayattan, herşeyden ve herkesten. ablam içinde. çünkü hiç bu kadar yakın hissetmemiştim ona kendimi. o, sadece o bana en büyük hediyesiymiş yüce Tanrı'nın...

11 Ağustos 2010 Çarşamba

kendi çapımda


- '' yeter artık ya bıktım senden..!' bu gecenin köründe küçücük bir yaratığın beni hayattan soğutmasına karşı başlattığım ayaklanmamın serzenişiydi. hareket etmesem vücudumdaki tüm kanı emecekti. deli oldum. saat sabahın 5'i ve ben ayaktayım. uykusuzluktan ölüyorum ama sivrisinek iş başında. hep beraber sabahladık. uykusuzluk, ben ve sayın sivrisinek..!

- tek kelime türkçe bilmeyen küçük kuzenlerime baktım. tam 1 hafta. almancam ilerledi. gereksiz ne varsa öğrendim sağolsunlar.

- büyük planlarım var artık. yaşamak için mükemmel bir nedenim oldu. çok çalışmalıyım. at gözlüğü takmalı. etrafta ne varsa hepsini yok saymalı...

- ne kadar çok insan tanırsan, o kadar çok hata yaparsın. kendinden emin değilsen hele, seni kimse kurtaramaz hata yapmaktan. hiç birşey sonsuzda kaybolmaz. mutlaka bir son bekler onu. iyi şeyler nasıl bitiyorsa, kötü şeylerde bitecektir. birgün herşey yoluna girecek.

- yeni bir grup keşfettim kendi çapımda. daha doğrusu dinlemeye yeni başladım. ''pickpocket.'' süperler.

- Ölürken. (jim crace) süper kitap.

- bu günlük bu kadar. sevgilerimle.

3 Ağustos 2010 Salı

yeni

içimdeki pişmanlıkla karışık mutluluk duygusunu nasıl yeneceğimi bilmiorm... bir yanım, bırak böyle kalsın, belkide gerçektir bu, tamamıyla gerçek diyor.. diğer yanım bırak gitsin, sana o lazım değil... ikisi arasında gidip geliyorum aynı fırtınada yolunu şaşırmış ufak bi yelkenli gibiyim.. istediği yere çekebiliyor rüzgar beni.. ama biliyorum ki sadece yüzdüğüm, kaybolduğum o Masmavi deniz gerçek...

tamam artık herşey bi yana. fırtına durdu. bugün yeniden başladım hayatıma. ve artık kimseyi alamayacak kadar dolu yaşamım. önümde beni bekleyen, upuzun başarılarımla dolduracağım bir gelecek var. ve biliyorum ki bu yolda yalnız değilim. hiç bişeyi kafaya takmıycam artık. ne onu, ne bunu, ne şunu...

yeni bir kitap aldım bugün. yeni bir model verdim saçıma. yeni kalemler aldım ve tertemiz yeni kağıtlar. zihnimi arındırdım tüm pisliklerden, lekelerden. şimdi yeni bir ben var bu dünyada. yeni bir yaşam. içi huzur dolu mutlu bir insan yarattım kendimden. dediğim gibi, son bahar yaklaşıyor. yağmurlar yağacak ve yapraklar dökülecek. ve ben bir elimde test kitaplarım. bir elimde okul çantam, koşuşturucam etrafta. artık hayatımdaki tek şey, en önemli şey geleceğim olacak. ve hep böyle kalacak.