16 Mayıs 2011 Pazartesi

itiraf

-merhaba

-son zamanlarda salak saçma şeyler yazdığımın farkındayım sevgili blog severler. kitap bittikten sonra bende yazma hevesi kalmadı açıkcası. içimde ne var ne yok kitaba döktüm çünkü. bastırmayacak olsamda, ben döktüm ya içimi, rahatım şu an. bugün itiraf günü yapayım diyorum. nasolsa biz bizeyiz, di mi ama?

-evet sevgili okurlar, siyaseti sevmem bilirsiniz, yani tahmin ettiğiniz gibi ben bir anarşistim. insanların bazıları bu kelimeyi sanki devlete karşı suç işlemiş bir insanın sıfatı olarak algılıyorlar. hayır, anarşistler vatan haini değildir. sadece her türlü yönetim, üstün güç vb. şeye karşıyız o kadar. ha adam gibi bir siyasetçi gelir, o zaman bir şey diyemem. ki siyasette Atatürk'ten sonra bitti kanımca.

-gelelim din konusuna. ben Tanrı'yı içimde yaşıyorum. bence herkes içinde Tanrı'dan bir parça taşıyor. hatta bir erkek Tanrı'nın gücünü, bir kadın onun yaratıcılığını sembolize ediyor ve aslında bir elmanın iki yarısı olan bizler bir araya geldiğimizde Tanrı kavramını yoğun bir şekilde hissediyoruz. Aşk olarak adlandırdığımız duygu da bu işte. mesela benim Tanrım, ölümüne kendin karar verme konusunda daha serbest. Benim Tanrım bana özgür irade vermiş, özgür irademi de vicdanıma teslim etmiş. Ölüm çocuk oyunu değil diyenleri duyar gibiyim? e bende çocuk değilim zaten...

-maç futbol vb. şeylere gelelim. beni tanıdığını sanan herkes futbolu hiç sevmediğimi sanar. oysa ben koyu bir bayern münchen taraftarıyım. hatta orta okula giderken mahalledekilerle saatlerce maç yapmışlığım var.

-dersleer... sevgili blog severler, çalışmayı çok seveme rağmen ben aslında keyfim ve kahyasından hiç ayrılmayan bir insanım. çalışsam yaparım aslında. ama ortaokuldan beri matematikle aram hiç iyi olmadı. biz hiç sevemedik birbirimizi. ama sözel olma isteğimle bunun hiç bir alakası yok. ben sadece mutlu olacağım bir iş yapmak istiyorum ve her ne kadar olgun bir insan olsamda ileride uluslararası ilişkilerin yükünü kaldırabilecek gücü görmüyorum kendimde. şu an grafikerlik okuduğum için ve sözele yatkın bir insan olduğum için Radyo Televizyon ve Sinema okumaya karar verdim. beni de bu kararımdan kimse vaz geçiremez.

-dahası var, ben aslında bu güne kadar kimseye aşık olmadım. aslına bakarsanız ben duygudan yoksun bir insanım. ama olmak için zorladım kendimi emin olabilirsiniz. yazdığım şiirlere gelirsek, onlar sadece birbirine çok uyan sözcükleri bir araya getirip, doğru yerde ve zamanda kullanmakla ortaya çıkmış metin parçaları. dizelerin arasında hiç bir duygu kıpırtısı yok, dikkat ederseniz. edebilirseniz.

-amatör bir blog yazarı ve kitap yazarı olarak sözleyebilirim ki, yazarakta olsa geçmişle yüzleşmek gerçekten zor. ama unutmayın, bu hayatta sizi siz yapan ve gelecekte kim olacağınıza karar veren tek şey geçmişiniz. ona sahip çıkın ve gerektiğinde onu affetmesini bilin. çünkü ne yaparsanız yapın ve ne kadar kibirli olursanız olun, kabul edin, siz ona muhtaçsınız...

-kendine iyi bak okur, bu hafta da benden yazı bekleme, çarşamba günü gene kaçacağım bir yerlere.

-sevgiler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder