21 Mayıs 2011 Cumartesi

Sokak Lambası Kitabımdan.

Yazarın Notu Bölümü (Son):


''Bu yazıyı kitabın yazarı olarak değil, amatör bir blog yazarı olarak yazıyorum.


Çoğu insanın tersine aslında hayatın yaşamaya değer olduğunu düşünüyorsanız, siz geçmişinizle ve anılarınızla barışık yaşayan bir insansınız demektir. Şahsen ben böyle biri olmak için çok uğraştım. Aslına bakarsanız ben böyle ciddi yazılar yazmayıda başaramam hiç, yazarım ama baya karamsar olur. Kendimle konuşurmuş gibi yazarım genelde. Her neyse. Tüm bunları yapmış olsamda, yani anılarımla ve geçmişimle barışmış mutlu bir insan gibi görünsemde hala hayatımdan izlerini silemediğim bir sürü insan var benim. Geçmişimi karartan ve bu gün acı çekmeme neden olan insanlar. Gerçi bu insanların ve bana bıraktıkları anıların ne zaman nerede ortaya çıkacaklarını bilsem sorun yok ama, yoklukları öyle bir patlamış ki içimde, etrafa dağılan parçalan ufak, kanlı ve acı vericiler. İşin kötüsü, her yerdeler. Artık onları yok etmek için uğraşmıyorum. Bir köşede hayatımla beraber çürüyüp gitmelerini izliyorum. Üzerlerindeki kan hala şaşırtıcı derecede diri, kırmızı...


Ben bir faniyim. Yani ölümsüzlüğün ne olduğunu asla bilemeyeceğim. Ama anılarım evrenin bir köşesinde, zaman kapsülümsü bir yerlerde pis kan kokularını insanlara duyurmaya ve hisssettirmeye devam edecekler. Evet, bu anılar bana ait ama onlardan midesi bulanan, onlara baktıkca acı çeken bir ben değilim eminim. Gözleri dolacak herhangi bir yerde karşılarına çıktığında ufak, kanlı, pis kokulu anılarım ve veda etmekten korkacak insanlar.


Zaman geçtikçe vedalar vedaları getirecek ama, bu sondan kaçamayacaklar ne yazık ki. Tıpkı Sokak Lambası'ndaki gibi, anlıyor musunuz? Beni bir tek şarkılar anladı bu zamana kadar. Ben sustum çünkü hep onlar çalarken. Bazen eşlik ettim, yani ayni şeyleri tekrar ettik bağıra bağıra, hep başa sararak. Bu yüzden diyorum, bu dünyada beni anlayan bir şarkılar vardı. Birde parlak ışığıyla sokak lambası. Sönmeden önce.


Ben bu yazıyı çoğu zaman, gördüğünüz gibi, melankolik ve sıkıcı bir amatör blog yazarı olarak yazıyorum. Aslında benim içimde hala bir çocuk çıplak ayaklarıyla taş sokaklarda renkli bir topun peşinden koşuyor, cebinde bozuk para şıngırtısıyla dar sokaklardan geçiyor. Nereye gittiğini o da bilmiyor kanımca. Oysa bu kitap, ruhunu ve içindeki çocuğu bilmeden kendiyle beraber yok etmiş bir kızın eseri. Ben onun ardında kalanım sadece. Ben onun hayata tutunan kısmıyım.


Ölümü acı oldu, ölmeseydi daha çok acı çekecekti aslında. Hastalıklı ve takıntılı düşünceleriyle beraber anılarımda gömülü şimdi. Emin ellerde. 


Peki ben kim miyim? Sadece amatör bir yazar parçası, Tanrı'nın bir yarısı ve hayalleriyle oynayan minik bir kız çocuğuyum. 


Ben, La Môme... Ölünün ardında kalan ruh...


Ben minik bir kız çocuğuyum aslımda. Ayaklarım çıplak, taş sokaklarda koşuyorum tüm gün rüyamda. Renkli bir topun peşindeyim. Dar sokaklarda, cebimde bozuk para şıngırtıları. Miskin bir aşk geçiyor yanıbaşımdan, rüzgarıyla ürperiyorum... ''

3 yorum:

  1. Aslında benim içimde hala bir çocuk çıplak ayaklarıyla taş sokaklarda renkli bir topun peşinden koşuyor, cebinde bozuk para şıngırtısıyla dar sokaklardan geçiyor. Nereye gittiğini o da bilmiyor kanımca. Oysa bu kitap, ruhunu ve içindeki çocuğu bilmeden kendiyle beraber yok etmiş bir kızın eseri. Ben onun ardında kalanım sadece. Ben onun hayata tutunan kısmıyım.


    Ölümü acı oldu, ölmeseydi daha çok acı çekecekti aslında. Hastalıklı ve takıntılı düşünceleriyle beraber anılarımda gömülü şimdi. Emin ellerde.


    Peki ben kim miyim? Sadece amatör bir yazar parçası, Tanrı'nın bir yarısı ve hayalleriyle oynayan minik bir kız çocuğuyum.


    Ben, La Môme... Ölünün ardında kalan ruh...


    Ben minik bir kız çocuğuyum aslımda. Ayaklarım çıplak, taş sokaklarda koşuyorum tüm gün rüyamda. Renkli bir topun peşindeyim. Dar sokaklarda, cebimde bozuk para şıngırtıları. Miskin bir aşk geçiyor yanıbaşımdan, rüzgarıyla ürperiyorum... ''

    Yazının bu kısmı beni çok etkiledi.Çok iyi yazmışsın.Bunlardan anladığım kadarıyla duygu yüklü,düşünceli ve çevrenden farklı bir kızsın.Farklıdan kastım örnek vereyim;
    Uzun paltolu bir adam karışmış saçlarını eliyle geriye atar,bir eliyle paltosunun iki yakasını birleştirmiş telaşlı bir yüz ifadesiyle koşuşturur sokağın ortasında.Çarptığı insanlarda özür dileyerek devam eder.Bir kadın elinde ruju ve küçük bir aynası yürürken sokakta dudaklarına sürer rujunu.Topuğu taşın arasına sıkışır neredeyse yere düşecektir.Başka bir adam oldukça yorgun elleri ceplerinde taşları saya saya yürür.
    Kimse sokakta yürüyorken ya da yolculuk yapıyorken etrafında olup bitenlere dikkat etmez.Ben dikkat ederim.İnsanlar üzerinde oldukça yoğun düşünürüm.Bu da bence beni diğer insanlardan daha farklı kılar.Yazabiliyorsan bence sende benim gibisin.Yazan insanların kafası hepsi meşguldür.Meşgul olmasının sebebi bu yeteneklerinin onlara bahşettiği bitmek bilmeyen o filmdir.Sürekli bir film oynar durur.Kitabını yayınlatacak mısın? Bende bir kitap yazıyorum şu an.Aslında eğer facebook hesabın varsa vermeni isterim yazdıklarımızı paylaşırız ayrıca kitabını okumayı da isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba, ben bu blogun sahibiyim ancak bu blogu uzunca zamandır ziyaret etmiyorum. yıllar sonra girdiğimde ise gördüğüm yorum beni gerçekten duygulandırdı. çok ama çok teşekkür ederim.... kitap yazmadım bir kitabım yok sokak lambası hala eskiz halinde bilgisayarımda duruyor yaklaşık 4 yıl oldu onu yazalı ama cesaretimi hala toplayamadım. mutlu oldum, yeni blogum tembel-koala.blogspot.com umarım bu cevabı görürsünüz, mavi geceler...

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil